BLOG

ÇOCUK GELİŞİMİNDE SINIRLAR VE DİSİPLİN

Çocuk Gelişiminde Sınırlar ve Disiplinin Önemi

Disiplin ve sınırlar çocuk gelişiminin ve psikolojisinin en önemli parçalarındandır. Çocukların yaşadıkları uyum problemleri ve davranış sorunlarının temelinde yatan sebeplerden biri de etkili ve uygun disiplinin sağlanamamasıdır.

Bazı ailelerde disiplin neredeyse hiç yoktur ve çocuğun yaptığı her tutum ve davranış hoşgörüyle karşılanmaktadır. Bu tarz ailelerde çocuğun her yaptığı çocukluğuna verilir ve göz ardı edilir. İstenilmeyen durumlarla karşı karşıya kalındığında çocuğa yumuşak bir şekilde “Yapma.” Mesajı verilir. Bu mesaj kendini defalarca yineler. Ardından bu davranışın tekrarlanmaması için geçerli açıklamalar sıralansa da mesaj etkileyiciliğini yitirir ve çocuk davranışları yinelemeye devam eder.

Bazı ailelerde ise disiplin vardır ancak nerede ve ne zaman uygulanacağı belirsizdir. Burada ailede davranışları da tutarsızdır. Tutumları genellikle aşırı hoşgörü ile sert cezalandırmalar arasında gidip gelmektedir. Tutum ve davranışlarını kendi ruh hallerine göre belirlerler. Normalde izin verilmeyen davranışlar anne-babanın yorgun olduğu, uğraşacak zamanlarının olmadığı ya da keyiflerinin yerinde olduğu zamanlarda görmezden gelinir. Bu durum ise çocuk için tam bir karmaşadır. Çünkü doğru davranışın ne olduğunu bilmeden ve öğrenemeden, davranışlarını “Neyi, ne zaman yaparsam ceza almam?” düşüncesine göre şekillendirir. Bir gün görmezden gelinen davranış, ertesi gün cezalandırılıyorsa, annenin kızdığı davranışı baba onaylıyorsa, babanın izin verdiği bir şeye anne “hayır” diyorsa burada tutarsızlık gerçekten vardır ve durum çocuğun sorumluluk almasını, doğruyu-yanlışı öğrenmesini engellediği gibi aynı zamanda aşırı isyana sebebiyet verebilir.

Buna ek olarak tüm gün kızan ve bağıran anneler de etkileyiciliğini ve hakimiyetini yitirir. Çünkü bu da tutarsız bir davranıştır ve çocuk zamanla davranışlarını olması gerekene göre değil, annesinin ses tonuna göre belirler. Annenin ses tonu en yükseğe çıkmadan yapması gerekeni yapmaz. Bu tarz tutum sergileyen anneler hakimiyeti yitirdiklerini fark ettikleri için çocuğu babayla, babaya şikayet etmekle, babanın gücüyle ve öfkesiyle korkutmaya çalışırlar. Baba geldiğinde çocuğun tüm yaptıkları babaya şikayet edilir, sonra babanın ona kızmasına engel olunur. “Tamam babası kızma, bir daha yapmayacağına söz versin.” Diyerek konu kapatılır. Çocuk zamanla bu uyarıların uygulanmayacağını deneyimler ve her gün aynı senaryo en baştan yaşanır.

Uygulanması en sakıncalı fakat en çok uygulanan yöntemlerden biri de çocuğa küsmektir. “Git, konuşma benimle.”,”Ben artık senin annen değilim.”,”Kendine yeni bir anne bul.” Gibi tavırlar çocuktaki kaygı düzeyini yükselterek, güven problemine sebep olur ve çocuk bu yolla küsmeyi, zamanla bunu ilerleterek kin tutmayı öğrenebilir. Çocuk yaşadığı kaygı sebebiyle anneyle barışmanın her yolunu dener, vicdanı rahat olmayan anne; çocuğu affeder ve hatta ona yaşattığı durumdan ötürü aralarındaki ilişki küslük öncesinden daha iyi olur. Bu da çocuk için oldukça tutarsız bir davranıştır.

Ailelerin günümüzde hala bir disiplin aracı olarak gördüğü bir diğer yöntem ise dayaktır. Dayak kısa süreli yıldırıcı bir etkiye sahip olsa da uzun vadede çocuğa zararlı etkisi olan ve hiçbir öğretici etkisi olmayan bir yöntemdir.

Disiplinin bir eğitim yöntemi olduğu unutulmamalı ve bunun içinde utandırma, gurur kırma, incitme, korkutma gibi davranışlara yer verilmemelidir.

Disiplinin amaçları; çocuğu açık, anlaşılır, kesin, sınırları olan ve güvenli olması gereken bir ortam sunulmalıdır. Tüm bunların çocuğun sağlıklı gelişimi için gerekli olduğu unutulmamalıdır. Buna ek olarak diğer bir amaç, çocuğun kendi kendini yönetebilme yeteneği kazanmasıdır. Çocuk denetim altındayken istenildiği gibi davranır, fakat önemli olan çocuğun denetim altında değilken de öğrendiklerini uygulayabilmesi, kurallara uymayı sürdürebilmesi, bunu kendi özdenetimiyle yapabiliyor olması gerekmektedir.

Anne-babaların her ne kadar kendi aralarında ya da kafalarında nasıl davranacaklarını belirlemiş olsalar da sınır koymada güçlük çekmelerinin bir sebebi de çocuklarının sevgisini kaybetme korkularıdır. Anne-babalar fark etmese de bu korkularını çok net bir şekilde çocuğa yansıtırlar. Bunu fark eden çocuk ilk yol olarak bunu kullanmaya başlar. “Sen kötü bir annesin, seni artık sevmiyorum.”,”Sen çok acımasızsın, beni hiç sevmiyorsun.” Gibi cümlelerle anne-babanın geri adım atmasına sebep olmaktadırlar. Zor olsa da olması gereken ise çocuklarının öfkesini ve kızgınlığını tolere edip, kararlı kalmayı başarmaktır. Anne-baba sınırlarını belirlemeli ve her ne kadar memnun olmasalar bile bunu uygulamaya devam etmeliler.

Sınır belirleme ve disiplin için dikkat edilmesi gerekenler;

-          Çocuğun yapmasını doğru bulmadığımız ve ona birkaç kez hayır dediğimiz bir konuda ısrarlarına dayanamayıp sonunda evet diyorsak, çocuk istediğini yapabilmesi konusunda ısrarın işe yaradığını öğrenecek ve elde edemediği her şey için ısrarın dozunu her defasında daha da yükseltecektir.

-          Annenin hayır dediği bir şeye babanın evet dememesi, kendi aralarında iş birliği içinde olmaları önemlidir. Örneğin, dışarı çıkmak isteyen bir çocuğa annesi, “Çıkmadan önce oyuncaklarını topla.” Derken babası, “Bırak çıksın, arkadaşları bekliyor.” Dememelidir. Bu durumlarda çocuk anneyi ya da babayı değil, işine geleni dinleyecek, anne-baba arasındaki tutarsızlıktan faydalanacaktır.

-          Anne-babalar davranışlarıyla çocuklarına örnek olduklarını unutmamalıdır. Onlara koyduğumuz kuralları kendimiz uygulamıyorsak onlardan bu davranışı beklemek yersiz olacaktır. Örneğin, istemediği bir şey için çocuğunu döven bir babanın daha sonra koyduğu “Kimsenin kimseye vurmaması gerekir.” Kuralı yerini doldurmayacaktır.

Tüm bunların çocuğumuzun sağlıklı gelişiminde etkili faktörler olduğu unutulmamalı, çocuklarımıza sınırlar koyarken, aynı zamanda onlardan sevgimizi de eksik etmememiz gerektiğini, zorlansak bile koyduğumuz sınırlar konusunda kararlı kalmamız gerektiğini unutmamalıyız.

 

Psikolog Cansu YURTSEVEN

Etiket
whatsapp