OLUMSUZ DÜŞÜNCELERİN İŞLEVLERİ
OLUMSUZ DÜŞÜNCELER NASIL İŞLEVLERE SAHİPTİR
Çoğumuz bizi nelerin mutlu
ettiğine, hayata olumlu bakmamıza nelerin yardımcı olduğuna pek dikkat etmeyiz.
Güzel şeylerle mutlu oluruz, çünkü onlar bize sorun yaratmaz, neden böyle oldu,
kimin yüzünden oldu ya da gelecekte de aynısı olur mu diye pek düşünmeyiz. Daha
çok bizi meşgul eden olumsuz durumlardır. Bazen tek bir olumsuzluğa günlerce
takılırız ve hayatımızı/kendimizi karanlık duvarlar arkasına hapsederiz. Çünkü
bizi yanıltan onlarca hatalı düşüncemiz ve bilişsel (zihinsel) süreçlerimiz
vardır. O tek olumsuz olay büyür, bütün yaşamımızı kaplar, bütün
davranışlarımızı etkisi altına alır. Bunun aksine başarılarımızı,
mutluluklarımızı hayatımızın akışı içerisindeki olumlu yönleri çoğu zaman ya da
hiçbir zaman fark etmeyiz.
Mutlaka hayatta bizi mutlu
eden olaylar, başarılı olduğumuz konu ya da konular vardır. Bunları görmeyi bilmeliyiz.
Tek bir şeye takılıp kalırsak kendimizi tümüyle değersiz kabul edebiliriz.
Olumsuz bir özelliğimizi veya yanlış bir davranışımızı tüm kişiliğimize genelleyebiliriz.
Bu da yaptığımız en büyük hatalardan biridir.
Bize ait davranışlarımız ve
bunlara ilişkin sonuçlar vardır. Organizmada yer alan her şey psikoloji
bilimine göre “davranış” olarak adlandırılır. Psikoloji; İnsan davranışlarını değişik
boyutlara odaklanmış kuramlar ışığında inceler. Bunlardan biri de Bilişsel
Psikoloji kuramıdır. Bilişsel psikoloji kuramı, bilişsel süreçlerle ilgilenir
ve psikolojik açıdan sağlıklı olup olmamayı bilişler ile açıklar. Psikolojik
açıdan sağlıklı olma ya da olmamada, düşünceler, inançlar, beklentiler ya da
kişinin bakış açısı ve zihinsel şemaları büyük rol oynar. Bunlar kişiyi mutlu
ya da mutsuz edebilir, hayatı doya doya yaşamasına engel ya da yardımcı
olabilir. Özellikle düşüncelerimiz bazı psikolojik rahatsızlıklara yol
açabildiği gibi, bunlarla başa çıkmamıza ve daha sağlıklı bir psikolojik yapıya
sahip olmamıza yardımcı olur. Düşüncelerimiz, olumlu ya da olumsuz olsun, duygu
ve davranışlarımıza yön verir. Ancak daha çok, olumsuz düşüncelerle meşguldür
zihnimiz. Çünkü olumsuz düşünceler otomatik olarak akla gelir ve aktif durumdadır.
Bunların yerine olumluları bulmak hayatı bizim için kolaylaştırır.
Bilişsel psikolojinin odak
noktalarından olan olumsuz bilişsel süreçler aşağıdaki gibidir (syf.17-22,
Savaşır ve Batur, 1996)
- Olumsuz
üçlü ; kendini, dünyayı ve yaşantıları, geleceği olumsuz algılama
Bu üçlü yüzünden birey
kendini değersiz, yetersiz, ahlaken ve fiziksel olarak özürlü olarak algılar,
geçmişte olan olumsuz olaylardan kendini sorumlu tutar ve başkaları tarafından
beğenilmediğini düşünür, çevresiyle olan ilişkilerini ve yaşantılarını olumsuz
algılar, kendinden çok şey talep edildiğini, dünyanın aşılamayacak güçlüklerle
dolu olduğunu düşünür ve geleceği karanlık, başarısızlıklara gebe ve ümitsiz
bir durum olarak algılar.
- Olumsuz
düşüncelerin otomatik olarak ortaya çıkması
İşlevsel olmayan ve birey önceden
planlamadan, yargılamadan, düşünmeden çabuk ve otomatik olarak ortaya çıkar.
Bazen o kadar çabuk oluşurlar ki kişi bunun farkına bile varmaz ve doğru
olduğuna inanır. Örneğin, öğrenci sınavda başarız olacağını düşünür.
- Bilgi
işlemede ve algıda sistematik hataların olması
Bu hatalar kişinin kendisini, çevresini
ve geleceğini olumsuz algılamasını sürdürme işlevi görür.
Bunlardan ilki, seçici
algılamadır. Bu bir durumun seçici olarak belli bir ayrıntısının algılanması,
diğer önemli özelliklerin ise göz ardı edilmesidir. Örneğin, kişi bugün herşey
ters gitti, hiç iyi giden bir şey olmadı şeklinde düşünür.
Bir diğeri abartma yani
olumsuz olayları büyütmedir. Örneğin, gece uyuyamamış birinin bunu felaket
olarak değerlendirmesi böyle bir hataya örnektir.
Bir başkası önemli olayları
küçümsemedir. Örneğin, böyle bir hatada sınavdan iyi not alan bir öğrenci “bunu
herkes yapabilirdi. Önemli birşey değil” şeklinde düşünür.
Hataların dördüncüsü “aşırı
genelleme”dir. Bu, bir tek olaydan genel kurallar çıkarma demektir. Örneğin,
ufak bir hata yapan kişinin zaten hiçbir şeyi doğru dürüst beceremem şeklinde
düşünmesidir.
Bir diğer hata, günlük
aksiliklerden kendini sorumlu tutma şeklinde tanımlanan bireyselleştirmedir.
Örneğin, bireyin, onu görmediği için geçip giden arkadaşının arkasından “herhalde
onu kızdıracak bir şey yaptım” diye düşünmesi bu tür bir hatadır.
Olayları siyah-beyaz,
iyi-kötü gibi iki uçta algılamak şeklinde görülen bir diğer hata “ya hep ya hiç”
tarzı düşünmedir. Örneğin, birey küçük bir yanlış anlama sonucunda “artık
onunla kesinlikle konuşamam” şeklinde düşünür.
Sistematik hataların
sonuncusu keyfi çıkarsamadır. Bu hata kanıt olmadan ya da aksi kanıt olduğu
halde bazı sonuçlara ulaşma şeklinde görülür. Örneğin, oldukça başarılı olan
bir öğrencinin sınavlardan sonra kötü not alacağını düşünmesidir.
4. Temel
işlevsel olmayan sayıltıların ortaya çıkması
Bunlar genellikle başlangıcı
çocukluk döneminde olan, yaşam boyu gelişen, oldukça değişmez ve kalıcı
özelliklerdir. Bunlar bireyin, ne yaparsa yapsın kendini değerli hissedebilmesi
için başkalarının onayının gerektiğine inanması, başarılı sayılabilmek için her
alanda başarılı olma zorunluluğu hissetmesi ya da yaşamda her şeyin kontrol
edilebileceğine inanma gibi işlevsel olmayan düşüncelerdir. Bu çeşit fikir ve
inançlar sürekli olarak bilşsel çarpıtmalarla desteklenmektedir.
Bilişsel psikoloji kuramı
kısaca, psikolojik açıdan sağlıklı olmanın, işte bu süreçlerin olumlu yönde
işlemesiyle mümkün olacağını söyler. Önleyici ruh sağlığı çalışmalarında ve
psikoterapi sürecinde bunlarla çalışır.
Hayata daha olumlu bakmak,
mutlu olmak ve doya doya yaşamak bizim elimizdedir aslında. Kendimizle ilgili
güzel şeyleri bulup ortaya çıkartmak, onlarla meşgul olmak, mesela sanat
dallarıyla uğraşmak, hobiler edinmek, başarılı olduğumuz alanlara yönelmek,
üretmek, araştırmak, yeni başlangıçlara imza atmak hayatı bizim için daha da
güzelleştirir. Doğru olan yapamayacaklarımız ve başarısızlıklarımız yerine
yapabileceklerimiz ve başarılarımızla ilgilenmektir.
Yaşama olumlu bakabilmenin
güzelliğini ve mucizesini yaşayabilmeniz dileğiyle...